Maliyetleri Azaltma
20.02.2018    |    4,562

Ücret ve Harçlar: İki nolu eksende de detaylı olarak yer verildiği üzere, ücret ve harçlara dair disiplinler, ticaretin kolaylaştırılması bakımından önem arz eden bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ticaretin kolaylaştırılmasında temel hedef bürokrasinin azaltılması olmakla birlikte, dış ticaretle ilgili olarak verdikleri hizmet nedeniyle ücret, harç ve benzeri tahsilatlar yapan idare ve özel sektör kuruluşlarının öngördükleri bedellerin verdikleri hizmetin karşılığı olmaması veyahut verilen hizmet ile orantılı olmaması nedeniyle bu durum ticaret erbabının ticari maliyetlerinin artması için birer neden olarak ortaya çıkmaktadır.

Böyle bir uygulamada, tarifelerin düşürülmesi ve hatta sıfırlanması durumlarında dahi, ücret ve harçların hizmetlerle orantısız ve aşırı düzeyde uygulanması ciddi trafik sapmalarına ve pazara girişte engellere sebebiyet verebilmektedir.

Ücret ve harçlar konusu, her yıl DB tarafından yayımlanan ve doğrudan yabancı yatırımcılar açısından bir rehber niteliği taşıyan İş Yapılabilirlik Raporlarının ihracat ve ithalat maliyetleri kaleminde de önemli bir gösterge olarak ele alınmaktadır.

Konu hakkında ülkemiz uygulaması incelendiğinde; bazı durumlarda alınan ücret ve harçlar karşılığında verilen hizmet ile bağlantısı kurulamamakta ve kurumların önemli gelir kalemlerini teşkil etmektedir. Ücret ve harçların değerlendirilmesi, sayı ve türlerinin azaltılmasına yönelik periyodik olarak gözden geçirilmesini sağlayan ve aynı zamanda ithalat ve ihracatta tahsil edilen ücret ve harçların verilen hizmetin karşılığıyla orantılı olup olmadığını tespit etmeye yönelik bir mekanizma bulunmamaktadır.

Ayrıca, bağlayıcı tarife bilgisi başvurularında üniversite ekspertiz raporlarının Bölge Müdürlüklerince talep edilmesinin ilave bir maliyet ve zaman kaybı oluşturmaktadır.

Ulaştırma mevzuatı kapsamında taşımacıların mesleğe giriş kriterleri mali yeterliliğe ve ticareti kısıtlayan kapsamlara sahip yetki belgeleri için ödenen yüksek miktardaki ücret ödeme şartına bağlanmaktadır. Yine, ulaştırma mevzuatı kapsamında ticari araçlarda taşıt kartı bulundurulması zorunluluğu ile sınır kapılarındaki geçiş belge tahsislerinde kaşe ve imzalı gümrük beyannamesi, vekaletname orijinali ve dilekçe talep edilmesi ve gümrük ve ticaret prosedürlerinde 7/24 veya vardiya sistemlerinin bulunmamasından dolayı işlemlerin durması, ilave zaman kaybı ve maliyet yaratmaktadır.

KISA VADEDE;

Ø Tüm kurumlarca ve özel sektör çatı kuruluşlarınca dış ticaret işlemlerine ilişkin olarak düzenlenen belgeler ve verilen hizmetlerle ilgili alınan ücret ve harçlar hakkında bir durum tespiti ve değerlendirme raporu hazırlanacaktır.

Koordinasyon sürecinin sağlıklı işlememesi, Kurumların konu hakkında yeterli farkındalığı elde edememiş olması ve ücret ve harçların azaltılmasına direnç göstermeleri, İhtiyaç duyulan siyasi irade desteğinin sağlanamaması risk unsuru olarak değerlendirilmektedir.

7/24 Çalışma Saatleri: Bilhassa bozulabilir eşya için önem taşımakla beraber diğer eşya grubu açısından da değerlendirildiğinde eşyanın ithalatı esnasında sahibine teslimini ve transitini kolaylaştırıcı nitelikte olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 7/24 çalışma prensibinin diğer ilgili kurumlar tarafından uygulanmaması ve eşyanın ithalatında gerekli izin belgelerinin eşya sınıra gelmeden önce temin edilebilmesine yönelik de bir mekanizma geliştirilmemiş olması, ticari maliyetleri artıran bir diğer unsur olarak göze çarpmaktadır.

Bu kapsamda, ORTA VADEDE;

Ø Bozulabilir eşya başta olmak üzere, dış ticarete konu olan eşyanın gümrük ve dış ticaret işlemlerinin bütün ilgili idareler tarafından 7/24 prensibine göre tamamlanacaktır.

Ancak, tüm sınır idarelerinin 7/24 prensibine göre çalışması konusuna kamu kurumlarının pozitif yaklaşım sergilememesi ve sınır geçiş noktalarındaki mevcut plansız altyapının 7/24 çalışma ilkesine uygun olmaması gibi riskler de mevcuttur.

Varış Öncesi Beyan ve Maliyetler: Strateji’nin ana eksenlerinden biri olan Kolaylaştırma kapsamında, varış öncesi beyan/işleme sistemi ticari maliyetlerin azaltılması açısından da önem taşımaktadır

Kolaylaştırma’ya ilişkin bölümde detaylı olarak açıklandığı üzere Varış Öncesi Beyan Sistemi, dış ticaret işlemleri açısından da zaman kayıplarının önüne geçilmesinin yansıra doğabilecek tahmil, ardiye, terminal, demuraj giderleri vb. ilave maliyetlerin azaltılması açısından gerekli bir kolaylaştırma aracıdır.

ORTA VADEDE;

Ø Varış öncesi işleme sistemine ilişkin olarak gerekli mevzuat düzenlemelerinin ve altyapı çalışmalarının tamamlanması hedeflenmektedir.

Eşyanın Tesliminin Gümrük Vergilerinin Tespitinden Ayrı Tutulması: İthal eşyasının ülkeye getirilmesi öncesinde veya gümrüğe sunulması anında veyahut varışından itibaren mümkün olan en kısa süre içerisinde, ödenecek vergi, resim, harç ve ücretlerin Gümrük İdaresi tarafından tespit edilemediği durumlarda, ödenmesi gereken vergi, resim, harç ve ücretlerin nihai olarak tespitinden önce eşyanın ithalatçıya tesliminin yapılması mümkündür.

Uluslararası standartlar çerçevesinde, ödenecek vergi, resim ve harcın nihai tutarının tespit edilmesi sürecine kadar vergiler teminata bağlanabilmektedir. Ayrıca, ithalatçının bir idari ceza ya da para cezası gerektirecek suç işlemesi halinde, bu suçtan ötürü ödenmesi gerekebilecek muhtemel cezalar açısından da gümrük idarelerinin teminat isteyebilmesi mümkündür. Ancak teminat istenmesi halinde, teminat tutarının hiçbir şekilde ödenmesi gereken vergi, resim, harç ve ücretlerin tutarını aşmaması gerekmektedir.

Konu hakkında uluslararası en iyi örnek uygulamalarda ertelenmiş ödeme seçeneği de bulunmaktadır. Bu sisteme göre, eşyaların ithalatı esnasında vergi ve diğer ödemelerin yapılması gerekmemekte ve bu tutarlar ithalat sonrasında belirlenecek bir zaman aralığında (örneğin ithalat sonrası minimum 3 haftadan maksimum 7 haftaya kadar uzanacak bir dilimde) ve toplu olarak ödenebilmektedir. Bu uygulamada, ithalatçıların gümrük idareleri nezdinde bir “Ertelenmiş Ödeme Müşteri Hesap Numarası” bulunmaktadır.

İthalatçılar, ithalat beyannamelerinde bu numarayı kullanmakta ve daha önceden sunmuş/vermiş oldukları teminat/depozito tutarını aşmayacak sevkiyatlarında, limitlerinin yetersiz kalmaması ve vadesi geçmiş ödemelerin bulunmaması şartıyla, bu olanaktan faydalanabilmektedirler.

Ülkemiz uygulaması incelendiğinde; varış öncesinde gümrük vergileri ile diğer alacakların nihai olarak tespit edilebilmesine yönelik bir mekanizma bulunmamaktadır. İthal eşyasının sadece varışı sonrasında teminat ödenmek suretiyle teslim edilmesi mümkündür.

Diğer taraftan Anlaşma’nın teminat tavanını, maksimum ödenmesi gereken vergi, resim, harç ve ücretlerin tutarı ile sabitlemesi hükmüne karşın, Gümrük Kanununun 202 nci maddesi uyarınca ülkemizde teminatların vergi tutarının % 20 fazlasıyla verilmesi gerekmektedir.

Ülkemizde, eşyanın gümrüğe varışından önce gümrük vergileri ile diğer alacakların nihai olarak belirlenememesi sebebiyle, hâlihazırda eşyanın teminatlı bir şekilde serbest bırakılmasına imkân tanıyan bir uygulama bulunmamakta, eşyanın gümrüğe varışından sonra teminat ödenmek suretiyle teslim edilmektedir.

Öte yandan, ithalatta eşyanın gümrük vergilerinin peşin alınması; erteleme veya periyodik ödemeye ilişkin bir uygulama bulunmaması sebebiyle eşyanın tesliminde bazı sıkıntılar yaşanabilmektedir. Antrepolardaki eşyaya yönelik olarak verilen birden fazla teminat mektubu ilave maliyetlere yol açmakta, kağıt teminat mektubu uygulaması sebebiyle gümrük idaresi ile banka arasında teyit süreci uzun sürmekte, gümrük işlemleri tamamlanmış teminat mektubu verilerek gerçekleştirilen işlemlerde teminat mektubu çözümlerinde gecikmeler yaşanabilmektedir.

KISA VADEDE;

Ø Eşyanın teminata bağlanarak serbest bırakıldığı durumlarda, ticaret erbabıyla ve diğer paydaşlarla eşgüdümlü olarak teminat sisteminde (e-teminat, teminat türünün azaltılması, teminattan vazgeçme vb. konularda) iyileştirmeler yapılacaktır.

ORTA VADEDE;

Ø %20 fazla teminat alınması uygulamasından vazgeçilmesi amacıyla gerekli mevzuat değişikliği yapılacaktır.

Ø Vergi ve harçlarının dönemsel olarak ödenmesinin sağlanması hususunda ilgili kanun maddesinin yasalaşmasının ardından gerekli diğer mevzuat ve altyapı çalışmaları gerçekleştirilecektir.

Reddedilen Eşya: Öngörülen sağlık veya bitki sağlığı düzenlemeleri ya da teknik düzenleme gerekliliklerini yerine getirmemesi sebebiyle eşyanın ithalatının reddedilmesi halinde, ithalatçının reddedilmiş eşyayı ihracatçıya veya ihracatçı tarafından belirlenen başka bir kişiye geri göndermesine veya iade etmesine izin verilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de sınır idareleri tarafından öngörülen teknik şartlara uyulmaması nedeniyle ithal edilen eşyanın ihracatçısına iade edilmesi veya başka bir alıcıya gönderilmesine yönelik gümrük işlemleri mevcuttur. Diğer taraftan Türkiye’de; gerek reddedilen eşya gerekse geri gelen eşyaya ilişkin işlemlerin büyüklüğü ve ekonomiye maliyetiyle ilgili politika geliştirmeyi sağlayacak bir mevcut durum analizi bulunmamaktadır. Geri gelen eşya ve mahrece iade işlemlerinde zaman kaybı yaşanmakta, ilave maliyetler doğmaktadır.

Türkiye’de, tasfiye ve gümrüğe terk işlemlerinde önemli zaman kayıpları ve yüksek imha maliyetleri ile karşılaşılabilmektedir.

Söz konusu bulgular ışığında, KISA VADEDE;

Ø Gerek mahrecine iade edilen, gerekse geri gelen eşyayı düzenleyen mevcut mevzuat çerçevesinde uygulamaları ve prosedürleri değerlendirmek üzere konu Formaliteler ve Ücretler Çalışma Grubunda ele alınacaktır.

ORTA VADEDE;

Ø Önemli zaman kayıpları ve yüksek imha maliyetlerine neden olan tasfiye ve gümrüğe terk işlemlerinin gözden geçirilmesine yönelik çalışmalar yürütülecektir.

Ø Türkiye’den ihraç edilerek ithalatçı ülkede belli kriterleri sağlayamaması sebebiyle geri gelen eşyanın gümrük muafiyetiyle ilgili bürokratik işlemlerin zaman kayıpları ve maliyetlerinin azaltılmasını/önüne geçilmesini teminen Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında veri değişimi bilgi işlem altyapısı oluşturulacaktır.

Bahse konu eylemlerin hayata geçirilmesi konusunda kaçınılması ve tedbir alınması gereken riskler; insan, hayvan ve bitki sağlığı bakımından geri gelen eşyaların iç pazara girmesi sürecinde gerekli denetimlerin yapılmaması, üçüncü ülkeler nezdinde haksız uygulamaların takip edilmemesi ve ihracatçının yalnız bırakılması, Türkiye ürünleri imajını zedeleyen ticaret erbabının cezalandırılmaması ve dürüst ihracatçıların da bu imaj sebebiyle üçüncü ülkeler nezdinde haksız uygulamalara tabi olmasının engellenmemesi ve kurumlar arasında gerekli işbirliğinin tesis edilememesidir.

Eşyanın Geçici İthalatı-Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi: Ülkelerin gümrük bölgesine özel bir amaçla getirilen ve belirli bir zaman dilimi içerisinde yeniden ihracatı hedeflenen eşyanın, kullanımından kaynaklanan doğal aşınma ve zayiat dışında başka bir değişikliğe uğramaması durumunda, gümrük bölgesine şartlı olarak ithalat vergi ve harçlarından, tamamen veya kısmen, muaf tutularak getirilmesine izin verilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de eşyanın kısmi veya tam muafiyeti sağlanmak suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulmasına ilişkin mevzuat mevcuttur. Ancak, geçici ithalat rejimi kapsamında yatırım amacıyla ithal edilmek istenilen bazı eşya grupları için öngörülen sürenin mevzuat gereği başlangıç itibarıyla 24 ay ile sınırlandırılmış olması ve her seferinde ilave süre uzatımı gerektirmesi Türkiye’de ticaret erbabı için öngörülebilirlik açısından risk oluşturabilmektedir.

Anılan bulgular neticesinde; KISA VADEDE;

Ø Geçici ithalat rejimi kapsamında yatırım amacıyla ithal edilmek istenilen ve süre uzatımı konusu sorun teşkil edebilecek, özel sektör tarafından araştırılması talep edilen belirli eşya grubu için bir araştırma yapılacaktır.

Bahse konu eylemlerin hayata geçirilmesi konusunda kaçınılması ve tedbir alınması gereken riskler; istatistiksel olarak süre uzatımı talebini içeren başvuru verilerinin paylaşılmaması, süre uzatım taleplerinin taşra idarelerinde yeknesak uygulanmasına dair bir rehberin bulunmayışı, süre uzatımının tamamen taşraya bırakılması ve objektif kriterlerin belirlenmemiş olması, objektif kriterlerinin bulunmayışının taşra idareleri ile ticaret erbabı arasında yasal olmayan şekilde işlemlerin yürütülmesine yol açabilme ihtimalidir. Dahilde işleme rejimi, serbest dolaşımda olmayan eşyanın, ülkenin gümrük bölgesinde işleme faaliyetine tabi tutulmak üzere geçici ithal edilmesi ve işleme faaliyeti sonrasında elde edilen işlem görmüş ürünün yeniden ihraç edilmesi esasına dayanan ekonomik etkili bir gümrük rejimidir.

Hariçte işleme rejimi ise, serbest dolaşımdaki eşyanın ülkenin gümrük bölgesi dışında işleme faaliyetlerine tabi tutulmak üzere geçici olarak ihracı ve bu faaliyetler sonucunda elde edilen ürünlerin ithal vergilerinden tam veya kısmi muafiyet suretiyle yeniden serbest dolaşıma girişine ilişkin hükümlerin uygulandığı rejimdir.

Türkiye’de eşyanın dahilde ve hariçte işlenmesi rejimlerine ilişkin mevzuat bulunmakta ve sistem işlemektedir. Ancak, dâhilde işleme rejimi kapsamında alınan teminatların çözülmesinde Türkiye’de kurumlar arasındaki bürokratik işlemler dolayısıyla gecikmeler yaşanabilmektedir.

DİR sistemine ilişkin mevzuatın ve uygulamanın farklı Bakanlıklar tarafından yürütülmesi ticaret erbabı açısından sorun teşkil etmektedir.

Paydaşların DİR Otomasyon sistemine tam olarak entegre olmaması, sistemin işleyişi açısından sıkıntılar yaratmaktadır.

Dünya uygulamaları dikkate alınarak DİR sisteminde iyileştirmeler yapılması gerekmektedir. DİR Kurulunun işleyişe dair sorunların ele alındığı önemli bir platform olduğu ve çalışmalarına devam etmesi gerekmektedir.

ORTA VADEDE;

Ø Kurumlar arasında bürokratik işlemlerin hızlandırılması amacıyla veri değişimine de imkan verecek şekilde DİR Otomasyon Sistemi güncellenecektir. Bahse konu eylemlerin hayata geçirilmesi konusunda kaçınılması ve tedbir alınması gereken riskler; dâhilde işleme rejimi kapsamında izin ve izin belgesi ayrımı ile gelişmiş ülkeler uygulamasına aykırı olarak farklı bakanlıkların süreçte yer alması ve tek bir merkezden uzmanlaşmış bilgi ile işlemlerin yapılması yerine konunun iki farklı bakanlığın farklı kriterleri ile işlemesidir.

4. İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRME

Gümrük ve Ticaret Prosedürlerini Uygulamada Yeknesaklık ve İlgili Sınır İdareleri Arasında İşbirliği: Ülkelerin kendi topraklarında eşyanın teslimi ve gümrük işlemlerinin tamamlanması için sınır prosedürlerinin ortak olması, merkez ve taşra arasında uygulama birliği olması ve yine belgelerin de prosedürler kapsamında farklı olmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan bahse konu gereklilik, ülkelerin eşyanın mahiyeti ve cinsine veya ulaşım aracına dayalı olarak prosedür ve istenilen belge şartlarını farklılaştırmasını; risk yönetimine bağlı olarak eşyalar için prosedür ve istenilen belge şartlarını farklılaştırmasını; ithalat vergi ve harçlarından tümüyle veya kısmı muafiyet sağlamak için prosedür ve istenilen belge şartlarını farklılaştırmasını; elektronik başvuru veya işlem uygulamasını ve Sağlık ve Bitki Sağlığı Önlemleri Anlaşmasına uygun bir biçimde prosedür ve istenilen belge şartlarını farklılaştırmasını engellemeyecek bir düzenleme niteliği taşımaktadır.

Türkiye’de eşyanın teslimi ve gümrük işlemlerinin tamamlanması için yeknesak sınır ve belge düzenleme prosedürleri bulunmakla birlikte, gümrük mevzuatının bütün gümrük idareleri tarafından yeknesak bir şekilde uygulanmasının denetlenmesine yönelik etkin bir sistem bulunmamaktadır.

Diğer taraftan; uluslararası literatürde Tek Durak Noktası olarak ifade edilen ve aynı araç ya da eşya üzerinde gümrük idarelerince gerçekleştirilmesi gereken gümrük kontrolleri ile genel dış ticaret ve emniyet mevzuatından sorumlu diğer sınır idarelerince gerçekleştirilmesi gereken taşıma vasıtalarına, sürücülerine ve yolculara yönelik gümrük, ulaştırma, pasaport, göç denetimleri ile ithalat, ihracat ve transit eşyasına yönelik sağlık, çevre, standartlar, gümrük, tarım, hayvan ve bitki sağlığı gibi konularda yapılan kontrollerin tek bir yerde yapılması ticaretin kolaylaştırılması açısından önem taşımaktadır.

Genel olarak bakıldığında, Türkiye’de gümrük idaresince yapılan kontrollerin hem hareket idaresinde hem de sınır idaresinde mükerrerlik arz etmekte ve bu durumun dış ticaret işlemlerinde gecikmelere sebebiyet vermekte, sınır kapılarında dış ticaret işlemleri açısından etkin sınır yönetimini ve koordinasyonu sağlayacak kurumun net bir şekilde belirlenmemiş olup, bu konuda mevzuatta da yetki karmaşası bulunmaktadır.

Eşyanın uluslararası ticaretinin sağlık, çevre ve güvenlik standartlarına tabi olması ve bu standartların farklı yasal düzenlemeler çerçevesinde belirlenmesi nedeniyle, bir ülkenin sınırından geçişi sırasında eşya o ülkedeki sınır geçiş işlemlerinden ve kontrollerinden sorumlu birçok farklı idare tarafından kontrol ve incelemeye tabi tutulmaktadır. Eşyanın tesliminin kolaylaştırılmasıyla güvenlik standartları arasında bir denge kurulmasını da göz önünde bulundurarak bu idareler arasında işbirliğinin sağlanması ve sorumlulukların iyi belirlenmesi, kontrol ve incelemelerde tekrarlardan kaçınılması ve etkinliğin arttırılması açısından önem arz etmektedir.

Türkiye’de hâlihazırda uluslararası literatüre tam anlamıyla uygun tek durak uygulaması bulunmamaktadır. Bununla birlikte Kapıkule Kara Hudut Kapısında “Tek Durakta Kontrol Projesi” yürütülmekte olup, projenin amacı, yolcuların ve yük taşıyan araç ve sürücülerin gümrük hizmeti verilmesine ilişkin tüm işlemleri ile diğer kurum ve kuruluşların mevzuatlarından kaynaklanan bazı kontrollerin de koordineli bir şekilde aynı yer ve zamanda yapılabilmesini sağlamaktır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine tabi eşyanın sevkiyat öncesi bildirim formunun firmalar tarafından sunulmasına rağmen, ürünün inspektörler tarafından mesai saatleri dışında kontrol edilmesini zorunlu kılan kesin bir mevzuat hükmü bulunmamakta, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hudut kapılarındaki altyapı yetersizlikleri nedeniyle mesai saatleri dışında yapılması gereken kontrollerde aksaklıklar yaşanmaktadır.

İthalat ve ihracat işlemlerinde elektronik ödemelerde sorun yaşanması halinde alternatif bir ödeme yöntemi bulunmamaktadır.

2011 yılında yayımlanan Elektronik Gümrük İşlemleri Acil Durum Tebliği Seri No:1’in 10 uncu maddesindeki uygulama usul ve esaslarının belirlenmemesi nedeniyle, Tebliğ uygulamaya geçirilememiştir.

KISA VADEDE;

Ø Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri ve İl Müdürlüklerindeki idare amirleriyle ve diğer personelle tüm kamu kurumları, özel kuruluşlar ve işletici kuruluşlarla yaşanan sorunlara yönelik anket yapılacaktır.

Ø Bölge müdürlüklerinde sivil toplum örgütleri ve diğer sınır idaresi temsilcileriyle ayda bir değerlendirme toplantıları yapılacaktır.

Ø Elektronik Gümrük İşlemleri Acil Durum Tebliği Seri No:1’in kısa süreli yaşanan sıkıntılara da çözüm üretebilecek şekilde revize edilmesi hususunda çalışma yapılarak, 10. Maddede belirtilen usul ve esaslar belirlenecektir.

Ø Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, yapılan resmi kontrollerin hızlı, etkin ve kesintisiz bir şekilde yapılabilmesi için, ihtiyaç duyulan altyapı ve teknik gereklilikler konusunda, gerektiğinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile birlikte, mevcut durum analizi yapılacaktır.

ORTA VADEDE;

Ø Sınır idareleri arasında işbirliğini güçlendirme amaçlı; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda tek durak noktasında kontrollerin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılacaktır.

Ø Kara Hudut Kapıları Master Planı Pilot Projesi uygulanacaktır.

Bununla birlikte, tek durak uygulamasının iyileştirilmesi yönünde siyasi iradenin desteğinin sağlanamaması ve kamu kurumlarının sınır geçiş noktalarında yaptıkları çalışmalarda yetki devrinde bulunmaya yanaşmaması, etkin bir tek durak uygulamasının hayata geçirilmesi önünde birer risk unsuru teşkil etmektedir. Ayrıca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı personeline yapılacak anketlerden çıkacak sonuçların personel üzerinde baskı unsuru olarak kullanılmasının önlenmesi noktasında gerekli özenin gösterilmemesi, anketlerin gerçek durumu ortaya koymasının önünde bir risk oluşturmaktadır.

Yabancı Ülke Gümrük İdareleri İle İşbirliği: Dış ticarette eşyanın gümrük ve ticarete dair işlemlerini hızlandırmak, sadece ülke içinde ilgili kurumların görev alanında yer alan prosedürlerini basitleştirmesi ve teknoloji kullanımını değil, aynı zamanda ticaret yapılan ülke veya transit ülkesi ile de işbirliği yapılmasını ve mümkün olduğu ölçüde bu ülkeler ile de gümrük ve ticaret prosedürlerini basitleştirme, gerektiğinde kolaylıklara ilişkin karşılıklı tanıma anlaşmaları imzalanması, veri değişimi yapma, gümrük mevzuatı ihlallerini engellemeye yönelik anlaşmalar yapılması, ortak gümrük kontrollerinin gerçekleştirme şeklinde işbirliği yapılmasını gündeme getirmektedir. Bu türden işbirlikleri bir yandan toplum, hayvan ve bitki sağlığını korumayı aynı zamanda karşılıklı ticarette bürokrasinin azaltılmasını hedeflemektedir.

Beyanname bazında bilgi değişimi amacıyla, gümrükten-gümrüğe işbirliğine gidilmesi yasal ticaretin işleyişi açısından önemli bir uygulamadır.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca, diğer ülke gümrük idareleri ile çok yönlü ilişkilerine yasal altyapı sağlamak, yasal ticareti destekleyip yasa dışı ticaretle etkin mücadele etmek amacıyla Gümrük Alanında İşbirliği ve Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmaları (KİYA) imzalanmaktadır.

Gümrükten-gümrüğe işbirliği bakımından; bu anlaşmalar kapsamında, gümrük beyannamesi ve ekinde yer alan belgeler üzerindeki verilerin doğruluğu konusunda veri değişiminde bulunulmaktadır. Anlaşma hükmü de bu bilgilerin değişimini zorunlu kılmaktadır.

Aralık 2017 itibarıyla bir tanesi çok taraflı olmak üzere toplam 66 adet KİYA imzalanmıştır. Bunlardan 55 Anlaşma yürürlüğe girmiştir. Diğer 11 Anlaşmanın (Azerbaycan, Umman, Brezilya, Tunus, Bangladeş, Yemen, Karadağ, Libya, Katar, Arjantin, Vietnam) yürürlüğe girmesi için gerekli iç onay prosedürleri devam etmektedir. Diğer taraftan, muhatap ülkelerin bu Anlaşmaların kendi ülkelerinde iç onay işlemlerini tamamlamamaları bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir.

Son dönemlerde KİYA kapsamında bilgi taleplerinin artması, eşyanın teminata bağlanarak serbest dolaşıma sokulmasında sıkıntı doğurmaktadır.

Diğer taraftan gümrük işlem ve prosedürlerinin uyumlaştırılarak mükerrer işlemlerden doğan maliyetlerin azaltılmasının bir diğer yolu da uluslararası literatürde Ortak Kapı olarak adlandırılan ortak gümrük kontrolü uygulamasıdır.

Bir ülkenin gümrük personeli, sınır polisi tarafından gerçekleştirilen işlemlerin yanı sıra eşyanın niteliğine göre yapılacak sağlık, bitki sağlığı, veteriner ve ulaştırma hizmetlerine ilişkin personel tarafından yapılan kontrollerin çıkış yapan ülkenin yanı sıra, giriş yapılan ülke tarafından da tekrar gerçekleştirilmesi ticareti zorlaştıran önemli etkenler arasında yer almaktadır.

Bu kapsamda sınır geçişleri esnasında sınır ülkeleri kamu idareleri arasında işbirliği yapılması, işlemlerde mükerrerliğin önlenerek ortadan kaldırılması ve sınır geçişlerinin kolaylaştırılmasında ortak kontrollere dayanan Ortak Kapı uygulaması ticaretin kolaylaştırılmasında önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’ye bakıldığında esasen Ortak Kapı modelinden esinlenen ancak Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanım Projesi olarak nitelendirilen model kapsamında, Gürcistan, İran ve Suriye ile Çerçeve Anlaşmalar imzalanmış, bu Anlaşmalardan Gürcistan ve İran ile imzalanmış olan Anlaşma yürürlüğe girmiştir. Bu Anlaşmalar, yolcu ve araç bilgilerinin varış öncesi veri değişimine dayanmaktadır.

KISA VADEDE;

Ø Ortak kapı modelinin komşu ülkelerle uygulanmasının faydaları ve yaratabileceği handikaplar üzerinde üniversiteler bünyesinde bir analitik çalışma yapılacaktır.

ORTA VADEDE;

Ø Yürürlüğe girmemiş olan KİYA’ların iç onay süreçleri tamamlanacaktır.

Bu kapsamda, Muhatap ülkelerin kendi ülkelerinde KİYA’ların iç onay işlemlerini tamamlamamaları gibi bir risk mevcuttur.

Transit Serbestisi: Transit serbestisi, önemli bir ticaretin kolaylaştırılması önlemidir. Bu durumun temel sebebi, birçok ülkenin denize çıkışı olmayan ülke olması ve sınır ötesi ticaretini başka ülkelerin kara sahasından geçerek yapması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Kimi zaman ise, birtakım ülkelerin denize çıkışı olsa dahi, kara yolu veya demir yolu ile taşımacılık farklı sebeplerden ötürü daha ekonomik olabilmektedir. Bu nedenle, ayrımcı uygulamalara izin vermeyen bir transit serbestisi, günümüz uluslararası ticareti bakımından etkin bir ticaretin kolaylaştırılması uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye uygulaması incelendiğinde; ikili ve çok taraflı karayolu ulaştırma anlaşmaları hükümlerine halel getirmeksizin, uluslararası anlaşma hükümlerine uyumlu olmakla beraber, mütekabiliyet hükümlerine de uygun olarak ülkemizce zaman zaman transit serbestisi konusunda gerekli görülen tedbirler alınabilmektedir.

Diğer taraftan, ülkemiz taşımacılarının diğer ülkelerde gerçekleştirdiği transit taşımalarda, AB ülkeleri (Macaristan, Avusturya, Romanya, Yunanistan, İtalya, Slovenya, Bulgaristan) ve Rusya tarafından transit ticareti kısıtlayıcı ve ilave maliyet yaratıcı önlemler alınmaktadır. Diğer ülkeler tarafından transit geçişler için güzergah ve mod dayatması yapılmaktadır.

Ayrıca, gemi ve havayolu uygulamalarının aksine, uluslararası karayolu taşımalarında profesyonel sürücü vizelerinin yüksek maliyeti ve kalış süresi kısıtlamasının sıkıntılara yol açmakta olduğu değerlendirilmektedir.

Konuyla ilgili olarak, TIR Sözleşmesi çerçevesinde hareket ve varış gümrük idarelerinin sayısının sınırlanması, taşımalarda ilave maliyetlere sebep olmaktadır. Üçüncü ülkelerce, geçiş belgelerine transit ticareti ve transit geçişi kısıtlayıcı kota sınırlaması getirilmektedir. Benzer şekilde, Türk taşımacılarından transit geçiş için ücret talep edilmektedir.

Ulusal transit mevzuatı ile Ortak Transit Sözleşmesinde yer alan asıl sorumlu/rejim hak sahibine ilişkin hükümler farklı yorumlanabilmektedir.

ATA Karnesinin transit taşımalarda kullanılmasına ilişkin mevzuat düzenlemesi bulunmasına rağmen, Türkiye Gümrük Bölgesi üzerinden üçüncü ülkelere yapılan transit işlemlerinde uygulaması bulunmamaktadır.

Söz konusu bulgular ışığında, KISA VADEDE;

Ø Transit serbestisi konusunun Avrupa Birliği çerçevesinde gümrük birliğinin bir parçası haline getirilmesi; ayrıca tüm ikili, bölgesel ve uluslararası platformlarda bu yöndeki çalışmalara ağırlık verilmesi sağlanarak konu hakkında yoğun lobi faaliyetleri yürütülecektir.

ORTA VADEDE,

 Merkezi gümrükleme uygulamasına ilişkin gerekli teknik ve mevzuat altyapısı oluşturulacaktır.

Transit serbestisine ilişkin olarak, konunun üçüncü ülkelerin de işbirliğini gerektirmesi, üçüncü ülkeler ile işbirliğinin mevcut uluslararası konjonktüre bağlı olarak siyasi politikalarla yakın ilişkisinin bulunması, bilhassa Gümrük Birliği konusunda, AB ile işbirliğinin başta Kıbrıs sorunu olmak üzere birçok açıdan sorunların giderilmesine bağlı olması gibi riskler mevcuttur.